Kaliforniya Günlükleri 12

Kaliforniya Günlükleri 12

Kaliforniya Günlükleri 12

Mutlu Son – Türkiye Yollarındayım

Sabreden derviş meselesi gerçekleşti, bu hafta yeşil kart (green card) mülakatım vardı. Başvurudan tam 11 ay sonra ve toplamda burada 15 aylık bir zaman geçirdikten sonra yapıldı mülakat. Tek tesellim 15 ayın üstüne mülakat 15 dakika sürdü, yani sohbet havasında geçen bir 15 dakika, Sorular: Ne zaman tanıştınız? Ne zaman evlendiniz? Çocukların isimleri ne? Burada ne iş yapıyorsunuz ya da yapacaksınız? Ve bitti. Hatta biraz uzatmak için biz soru sorduk☺ Çok şükür. İnsan birşeyi beklerken zaman geçmek bilmiyor. Şimdi ise o mülakat bittiğinden beri zaman uçuyor, çünkü burayı derli toplu bırak, oraya gelecekleri hazırla derken eyvah yetişmeyecek bile demeye başladım. Çok uzun kalamayacağım ama en azından bundan sonra istediğim zaman gidip gelebilme özgürlüğüm olacak.

Mevlana geldi aklıma. Demiş ki: Bir gün gelir, Açmaz dediğin çiçekler açar. Gitmez dediğin dertler gider. Bitmez dediğin zaman geçer. Hayat öyle bir sır ki; Önce şükür, Sonra sabır, Sonra da inanmak gerek.

Günlüklerin 10.sunda iyi ki dediklerim başlığı altında, ülkemi ziyarete gelemeden burada geçirdiğim bu uzun süre zarfında beni ruhen ve zihnen mutlu eden insanların, buradaki arkadaşlarımın varlığından söz etmiştim. Ruh, zihin ve beden üçlüsünü dengede tutmak için bir de bana çok büyük faydası olan birkaç alışkanlığımı devam ettirdim. Her gün olmasa da haftada 3-4 gün düzenli yürümek, tüm bu yürüyüşlerim sırasında kulaklarımda kulaklıkla, ilgimi çeken veya burada keşfettiğim düşünsel ve ruhsal liderlerden yüzlerce saat konuşma dinlemişimdir. Bir de her zamanki en büyük sığınağım, beni koşulsuz mutlu eden kitaplarımla geçirdiğim saatler var. Uzun yürüyüşlerimden bana kalan bu bilgileri, içselleştirebildiklerimi, halen düşündüklerimi, zihnimi uçuranları ve ruhumu hafifletenleri anlatmak için günlükler yetmez, kitap yazmam gerekir. Benim gibi varoluşa, insan tabiatına, büyüme süreçlerimize, nereden geldik, nereye gidiyoruz, dünyamızın içinde bulunduğu üçüncü boyuttan hızla ilerlediği beşinci boyuta geçiş nasıl olacak, neler yapmalıyız, enerjimizi nasıl temiz tutabiliriz, aklımızı nasıl kullanırız, nefsimizi nasıl terbiye ederiz gibi konulara meraklı olanlar için birkaç öneride bulunabilirim. Spor yaparken, araba kullanırken veya evde iş yaparken dinleyebilir ya da okuyabilirsiniz. Dinlemek için önerebileceklerim şunlar:

1. Bruce Lipton / Farkındalık-İnanç Sistemimiz- Zihinsel kodlamalarımız- Bilinçaltını Yeniden Kodlamak
2. Abraham Hicks/ aslında Esther Hicks adlı bir kadının üst boyuttaki kollektif bilince (Abraham) kanal olmak suretiyle genellikle insanların sorularını cevaplayarak yaptığı konuşmalar-Varoluş, zihin, dünya hayatı-ilerleme-insan hallerimiz-zaaflarımız- kaynakla nasıl bağlantı kurarız/Buna ilgi duyanlar mutlaka öncelikle “Esther Hicks-The Secret Behind The Secret” konuşmasını ve sonra da “Dr. Wayne Dyer Interviews with Esther Hicks” konuşmasını dinleyerek başlasınlar. Ben müptelası oldum. Her gün bir konuşma dinliyorum.
3. Joe Dispenza/ beyin, zihin, alışkanlıklar, İnanç sistemimiz-Bilinçaltı Temizliği
4. Dr. Brene Brown/Kırılganlık, ilişkiler, aidiyet
5. Dr. Wayne Dyer/Hayatta değil, yüzünden bilgelik akar
6. Zümrüt Erkin/ Bedri Ruhselman’ın “İlahi Nizam ve Kainat” kitabını yorumluyor. Kitabın dili eski Türkçe olduğu için, yorumlaması da başlangıçta çok ağır geliyor ama birkaç konuşma sonrası biraz daha iyi anlamaya başlıyorsunuz.

Önerecek kitap çok ama beni en çok etkileyen halen de okumakta olduğum kitabı önereceğim: Jim Self ve Roxane Burnett’in “A Course in Mastering Alchemy”, işte bu kitap bu dünyadaki 3. Boyut realitesini ve 5. Boyuta geçişi anlatıyor. Bir de eğer zengin olmak gibi bir hayaliniz varsa Dean Graziousi’nin “Millionaire Success Habbits” buralarda pek revaçta, okumaya başladım ama epey kalın, bittiğinde paylaşımlar yaparım.

Yukardaki önerilerimden de anlaşılacağı üzere, ölümlü dünyada ölümsüz varlıklar olduğumuza inanıyorum. Bilgiye, bilginin gücüne inandığım kadar, bilebildiklerimizin ötesinde bir dünya, bir alem olduğuna da inanıyorum. Ölüm dediğimiz de aslında dönüşmek. Her ne bilirsek bilelim, ne okursak okuyalım inandığım bir şey varsa, öğrendiklerimiz ve inandıklarımız bizi yaşadığımız hayatın gerçekliğinden kopartmamalı, hatta tam tersi o hayatı en alasından, layıkıyla, sevgiyle, insan olmaya yakışır şekilde yaşamanın kodlarını vermeli.

Amerika’ya yerleştiğim ilk zamanlarda, belirsizliğin hakim olduğu bir ruh haliyle ne çok dert etmiştim pek çok şeyi, sürekli olarak ne zaman ülkemi görmeye gidebileceğimi düşünüyordum. Şimdi ise meğer ne iyi olmuş, kendimle başbaşa yeni bir çevrede geçirdiğim bu sürece ne çok ihtiyacım varmış, meğer ne çok şeyi tamamlamaya hizmet etmiş diyorum. Bu arada oturduğum şehirde son iki yıl içinde nüfus ve trafik ilk gördüğüm zamana oranla epey arttı ve önümüzdeki iki sene içinde onbin konut daha yapılıyormuş, burası için büyük bir gelişme. Tam da ben bu huzurlu ve medeni yaşanytıya alıştım derken şehir büyüyor ve kalabalıklaşıyor. Yani biraz şehir bana yaklaştı biraz da ben ona, daha bir uyum içindeyiz şimdi. Bir de anladım ki, hayat bir yerde değildir, hayat her yerdedir. Sadece hayatın belli bir zamanına, belli bir kesitine bakmak çok sınırlayıcı, oysa hayat sonsuz ve sınırları sevmiyor. Onun için cesur olmak, hayatın içinde kalmak, oyundan çıkmamak önemli. Kendi gücümüzün ve yapabileceklerimizin farkına varmak da bir o kadar önemli. En önemlisi de hep vizyonumuzu hatırlamak, gerekirse yeniden tanımlamak ve onunla kol kola yürümek. Tüm bunları yaparken de bizi bu hayatın sonuna kadar taşıyacak en değerli hazinelerimiz olan içimizdeki sevgiyi ve anlayışı korumak ve özen göstermek kendimiz ve başkaları için yapabileceğimiz en büyük iyilik.

Şimdi ülkemle ve tüm özlediklerimle hasret gidermek için ara veriyorum, sonra başka konularla yeniden görüşmek üzere.

Pınar Aydemir Başaran

Kaliforniya Günlükleri 12

Mutlu Son - Türkiye YollarındayımSabreden derviş meselesi gerçekleşti, bu hafta yeşil kart (green card) mülakatım vardı. Başvurudan tam 11 ay sonra ve toplamda burada 15 aylık bir zaman geçirdikten sonra yapıldı mülakat. Tek tesellim 15 ayın üstüne mülakat 15 dakika...

Kaliforniya Günlükleri 11

Çalışma HayatıBurada pek çok kişi küçük büyük iş demeden çalışıyor. Türkiye veya diğer yabancı ülkelerden sonradan gelenler için, (burada doğmuş büyümüş yabancılar hariç) kendini konumlandırmak, mesleğini yapmak hiç de kolay değil. Eşim diş hekimi, ancak burada...

Kaliforniya Günlükleri 10

"İyi ki Varlar" Dediklerim ve İnsanın Bağlantı Kurma İhtiyacıÖzellikle ilk geldiğimde yaşadığım yabancılık duygusu ve bir türlü susturamadığım binbir farklı düşünceyle dolu zihnim ve duygularımla düşüncelerimin şahidi olan ruh halim şimdilerde daha sadeleşti ve...

Kaliforniya Günlükleri 11

Kaliforniya Günlükleri 11

Kaliforniya Günlükleri 11

Çalışma Hayatı

Burada pek çok kişi küçük büyük iş demeden çalışıyor. Türkiye veya diğer yabancı ülkelerden sonradan gelenler için, (burada doğmuş büyümüş yabancılar hariç) kendini konumlandırmak, mesleğini yapmak hiç de kolay değil. Eşim diş hekimi, ancak burada Kaliforniya Lisanslı diş hekimi olabilmesi birkaç senesini almış, yeniden bazı kurslara gitmesi, sınavlardan geçmesi ve burada muayenahane açabilmek için lisanslar alması için uzun zaman harcamış ve büyük bir emek, çaba göstermiş. Tabi bu arada da boş durmamış, pizza dağıtmış, fabrikada gözetmen olarak çalışmış vs. Şimdi bunları gülümseyerek anlatabiliyor ve diyor ki burada çalışkan ve becerikli bir insansan çok hızlı yükselirsin.

Buranın doğal yapısından mıdır, insanların egosuzluğundan mıdır bilmem hiç kimse öyle sadece “bu işi yaparım” “ bu kadar paraya çalışırım” gibi bir tutum içinde değil. Çok varlıklı olanlar da dahil buna. El becerisi, işçilik gerektiren işlerin çoğu Meksikalılar tarafından yapılıyor, doğru adamı bulduysanız şanslısınız. Bizim evin tüm renovasyon işlerini yapanlar da Meksikalı bir grup idi, inanılmaz çalışkan insanlar sabah 8.00’da kapıyı çalıyorlar ve iş başlıyor akşam saat kaç olursa olsun işlerini bitirmeden gitmiyorlardı. Hepsi de çok temiz, işler uzun sürüyorsa aileden gibi oluyorlar. Bir huyları var asla sizden çay, kahve, ikram vs. beklemiyorlar, kendi sularını bile yanlarında getiriyorlar. Bir şey ikram etmek istediğinizde çok seviniyorlar çünkü bu çok bekledikleri birşey değil ve binbir teşekkür ederek kabul ediyorlar veya bazen de kabul etmiyorlar.

Birden fazla işte çalışanların sayısı da bir hayli fazla. Geçen ay New York’a kızımı ziyarete gittiğimde, dönüşte şehirden havaalanına gitmek için bindiğim taksi’nin şoförüyle sohbete başladık. Adam emlakçılık ve taksi şoförlüğü yapıyor ve bir de şarkı sözü yazıyormuş. İspanyolca yazıyor ve onun şarkılarından birisini seslendiren yarışmacı Amerika’nın yetenek sizsiniz yarışmasında birinci seçilmiş. Bunun üzerine bizim şarkı sözü yazarı ve taksi şoförü-emlakçı Felipe’yi tüm masraflarını karşılayarak bir haftalığına Los Angeles’a davet etmişler ve o da gitmiş ve orada ağırlanmış. Bizim Tarkan’a çok büyük hayran (ben de öyleyim), bazı şarkılarının sözlerini mırıldanıyor ve bazıları için de İspanyolca sözler yazmış kendine göre. Hayattaki en büyük hayali Tarkan’a şarkı sözü vermekmiş! Tabi ki İspanyolca olacak şarkı sözleri ama bir şarkılık öğrenir çok zor olmaz diye düşünüyor. Hatta onun vereceği şarkı sözleriyle Tarkan’ın Latin Amerikada büyük çıkış yapacağını söylüyor. Neden olmasın dedim, aldım kartını ve aracı olabilecek birini bulursam veya doğrudan kendisine de yazıp sorarım dedim, elçiye zeval olmaz, henüz yapamadım ama mutlaka yapacağım. Varsa tanıdığı olan filan adamın kartı ben de, beklentisiz şekilde aracı olabileceksek ne ala, güzel birşeye vesile olmuş oluruz.

Son yıllarda bizim ülkede de var ama uzmanlaşma konusunda burası bir numaradır herhalde, amiyane tabirle uzmanlaşma’nın allahı var burada. Bunu iş ilanlarından da kolayca anlayabiliyorsunuz, etrafınızdaki insanların yaptıkları işlere bakınca da anlayabiliyorsunuz. Ev temizliği yapan kadınlar cam silmiyorlar, cam silmek için ayrı şirketler var; tamirciler var ama bir de sadece “muslukçular” (plummer) var onlar sadece musluk yapıyor ve dünya kadar para kazanıyorlar, mesela iki saat süren bir musluk değişimi işi için, hadi malzemesi de içinde ama gene de yani 750 dolar alıyorlar!! Uzmanlaşmaya bir diğer örnek de şirketlerde insan kaynakları, koçluk, mentorluk gibi pozisyonların dışında “ Learning & Development Manager” (“Öğrenme ve Gelişme Yöneticisi”) diye bir pozisyon var. Anlayacağınız daha bu Amerika’da görecek, öğrenecek çok şey var….

Not: Müjde, çalışma ve seyahat iznim geldi☺) Türkiye yolları göründü bana…

Sevgiyle, merakla, öğrenme aşkıyla kalalım bu hafta…

Pınar Aydemir Başaran

Kaliforniya Günlükleri 12

Mutlu Son - Türkiye YollarındayımSabreden derviş meselesi gerçekleşti, bu hafta yeşil kart (green card) mülakatım vardı. Başvurudan tam 11 ay sonra ve toplamda burada 15 aylık bir zaman geçirdikten sonra yapıldı mülakat. Tek tesellim 15 ayın üstüne mülakat 15 dakika...

Kaliforniya Günlükleri 11

Çalışma HayatıBurada pek çok kişi küçük büyük iş demeden çalışıyor. Türkiye veya diğer yabancı ülkelerden sonradan gelenler için, (burada doğmuş büyümüş yabancılar hariç) kendini konumlandırmak, mesleğini yapmak hiç de kolay değil. Eşim diş hekimi, ancak burada...

Kaliforniya Günlükleri 10

"İyi ki Varlar" Dediklerim ve İnsanın Bağlantı Kurma İhtiyacıÖzellikle ilk geldiğimde yaşadığım yabancılık duygusu ve bir türlü susturamadığım binbir farklı düşünceyle dolu zihnim ve duygularımla düşüncelerimin şahidi olan ruh halim şimdilerde daha sadeleşti ve...

Kaliforniya Günlükleri 10

Kaliforniya Günlükleri 10

Kaliforniya Günlükleri 10

“İyi ki Varlar” Dediklerim ve İnsanın Bağlantı Kurma İhtiyacı

Özellikle ilk geldiğimde yaşadığım yabancılık duygusu ve bir türlü susturamadığım binbir farklı düşünceyle dolu zihnim ve duygularımla düşüncelerimin şahidi olan ruh halim şimdilerde daha sadeleşti ve sakinleşti. Bunda katkısı olan birkaç şey ve bazı insanlar var.

Herşeyden önce tabi ki sevgili eşim her daim anlayışlı ve destek olan tavırlarıyla hep hayatımı kolaylaştırdı. Onun yanı sıra öyke muhteşem bir Türk arkadaş gurubum var ki onlar olmasalardı bu süreç çok daha zor geçerdi. Çoğu uzun yıllardır Amerika’da yaşıyor, bir tanesi benden biraz daha kısa süre önce gelmiş; emekli albay ablamız, kuaförümüz, paralegal’ımız, apple için çalışan yöneticimiz, öğretmenimiz, sigortacımız vs. çok renkli bir grubumuz var. Onların varlığı, ülkemin insanının sıcaklığını yaşama, güzel yemeklerimizi unutmamak ve hatta çok sık olmasa da zaman zaman göbek atıp kurtlarımızı dökme şansı bile veriyor. Şimdilerde bir de kitap kulübümüz var, birbirimizi manen de geliştirmenin, paylaşmanın ve yüceltmenin önemine inandığımız için onu da hayata geçirdik. Hepsinin varlığına minnetarım, onlar benim buradaki ailem. Biz çılgın Türkler, öyle güzel bir coğrafyanın çocuklarıyız ki, her yerde herşeyi yapabiliriz, başarabiliriz. Burada tanıdığım pek çok kişi ve bazı Türk restoranları da bunun en güzel kanıtı.

Türk arkadaşlarımın yanında Amerikalı, Alman veya dünyanın değişik yerlerinden bir sebeple buraya gelmiş başka arkadaşlarım da var. Aslında burada insanlar evlerine kapalı, daha mesafeli yaşıyorlar demiştim ilk yazılarımdan birisinde. Bu halen geçerli ama insanlarla tanıştıkça ve konuştukça anlıyorum ki aslında onlar da böyle düşünüyor ve yakınlarından yaşayan insanlarla tanışmak istiyorlar. Bugün neredeyse bir sene önce ilk geldigimde kedimizi kaybettiğimde üzüntümü paylaşmak için gelen sonra bir daha nadiren gördüğüm yan evde oturan komşum geldi, yaptığı keto diyetine uygun ekmeklerinden getirdi, oturduk yarım saat sohbet ettik, ailesini anlattı, keşke daha sık görüşsek ve mahalledeki diğer insanlarla da bir araya gelsek dedi. Uzun bir süredir bizim evde bahçe yapımı olduğu için mahllede otururken gelip geçen kafasını uzatan, “neler yapıyorsunuz, merak ediyoruz”, “evi ne renge boyatmaya karar verdiniz” diye soran insanlar oluyor, o zaman anlıyorsunuz ki aslında herkes yakınlaşmak, konuşmak için bir vesile arıyor veya bulduğunda bunu değerlendiriyor. Bu durumda yakın zamanda bir parti yapıp tüm mahalleyi davet edip herkesin tanışmasına da vesile olmak gibi bir misyon yüklendim şimdiden. En sevdiğim şey, insanlar biraraya gelsin, konuşsun, paylaşsın, birbirini tanısın, ne demişler insan insanın külüne muhtaçtır.

Bununla ilgili yakın zamanda okuduğum aşağıdaki dizeleri paylaşıyorum.

Bir Şaman Öğretisine göre:

Doğada hiçbirşey kendisi için yaşamaz
Nehirler kendi suyunu içemez
Ağaçlar kendi meyvelerini yiyemez
Güneş kendisi için ısıtmaz
Ay kendisi için parlamaz
Çiçekler kendileri için kokmaz
Toprak kendisi için doğurmaz
Rüzgar kendisi için esmez
Bulutlar kendi yağmurlarından ıslanmaz
Doğanın anayasasında ilk madde şudur
Herşey biribiri için yaşar Birbiri için yaşamak, Doğanın kanunudur.

Hepimizin içindeki sevginin, dostluğun, güvenin ve bağlanma ihtiyacının karşılık bulduğu daha güzel bir dünyada yaşaması dileğiyle…

Pınar Aydemir Başaran

Kaliforniya Günlükleri 12

Mutlu Son - Türkiye YollarındayımSabreden derviş meselesi gerçekleşti, bu hafta yeşil kart (green card) mülakatım vardı. Başvurudan tam 11 ay sonra ve toplamda burada 15 aylık bir zaman geçirdikten sonra yapıldı mülakat. Tek tesellim 15 ayın üstüne mülakat 15 dakika...

Kaliforniya Günlükleri 11

Çalışma HayatıBurada pek çok kişi küçük büyük iş demeden çalışıyor. Türkiye veya diğer yabancı ülkelerden sonradan gelenler için, (burada doğmuş büyümüş yabancılar hariç) kendini konumlandırmak, mesleğini yapmak hiç de kolay değil. Eşim diş hekimi, ancak burada...

Kaliforniya Günlükleri 10

"İyi ki Varlar" Dediklerim ve İnsanın Bağlantı Kurma İhtiyacıÖzellikle ilk geldiğimde yaşadığım yabancılık duygusu ve bir türlü susturamadığım binbir farklı düşünceyle dolu zihnim ve duygularımla düşüncelerimin şahidi olan ruh halim şimdilerde daha sadeleşti ve...

Kaliforniya Günlükleri 9

Kaliforniya Günlükleri 9

Kaliforniya Günlükleri 9

Memleket Özlemi, Yüzleşme – Özgürlük

Buraya gelirken “6-7 ay içinde tüm izinlerimi almış olacağımı ve hemen akabinde Türkiye’ye ailemi, arkadaşlarımı, dostlarımı ziyaret edebileceğimi, özlediğim yemekleri yiyebileceğimi, işlerimle ilgili yapmam gerekenleri yapıp dönebileceğimi” düşünerek fazlasıyla naif davranmışım. Şu an burdaki 15. ayımın içindeyim ve halen yeşil kart vs. izinlerimi bekliyorum. Bundan bir kaç sene önce birisi bana deseydi ki “öyle birşey olacak ki, sen anneni, kardeşlerini, çok sevdiğin dostlarını 15 ay göremeyeceksin”, “hadi canım, nasıl olabilir öyle birşey bu devirde, hani birkaç ay tamam da, bu kadar uzun bir süre böyle birşey olması imkansız” derdim. Oysa imkansız değilmiş, pekala olabiliyormuş, tabi bir de kendi isteğimle geldiğim için bir nevi gönüllü hapisane gibi oldu bu süreç bana. Tamam teknoloji var, tüm sevdiklerimle görüntülü konuşabiliyorum ama işte o gidememek, dokunamamak, hasret giderememek var ya… kelimelerle anlatılır bir duygu değil. Bir de hepsinden önce insanın istediği bir yere seyahat edememesi ne büyük bir kısıtlama ve esaretmiş. İnsan, pekçok şey gibi özgürlüğünün kıymetini de kaybedince anlıyor. İstediğin zaman istediğin bir yere gidebilmek meğer ne büyük bir özgürlükmüş. Bu özgürlüğe sahip olanlar kıymetini bilsin yani! Neyse ben de yakın zamanda kavuşacağım inşallah.

Amerika özgürlükler ülkesi diye öğretmişlerdi bize oysa, bu ne yaman çelişki durumu var yani. Tabi ki özel bir başvuru süreci, Amerikan hükümetinin buraya gelmek isteyen herkese artık eskisi gibi rahat davranmaması gibi pek çok faktör var benim bu özel durumumda. Herkesin söylediği şey “bunlar geçip bittikten sonra o zaman anlayacaksınız burada yaşamanın ne demek olduğunu, ne kadar rahat ve özgür olabileceğinizi” diyorlar. Aslında haklılar, şimdiden bile görüyorum ve yaşıyorum, herkes gerçekten olabildiğince özgür yaşıyor, herşeyden önce kimsenin kimseye karışmaması hali, istediğinizi giymekte, istediğiniz şekilde konuşmakta özgür olmanız, konuştuğunuz şeylerden ötürü kimsenin sizi yargılamaması, insanların sizden tek beklentisinin nezaket ve saygı olması… burayı ayrı bir yere koyuyor galiba. Altı yıldır televizyonu çok kısıtlı izliyorum, burada da devam ettiriyorum bu alışkanlığı ve arada sırada gördüğüm bazı programlarda hükümetle, Amerikan başkanıyla ilgili ne kadar rahatlıkla her türlü olumsuz konuşmayı yapabildiklerini ve nasıl dalga geçtiklerini duyduğumda daha iyi anlıyorum yukarıda bahsettiğim söylemleri. Ülkemdeki yüzlerce gazeteciyi, yazarı söyledikleri veya yazdıklarından ötürü soruşturan, içerde tutan ve kimsenin dokunamadığı bir sistem varken burası bu anlamda başka bir gezegen gibi.

Amerika Birleşik Devletleri 50 eyaletten oluşan bir federal devlet. Burada Asyalı, Avrupalı, Ortadoğulu, Amerikalı vs. ya da hıristiyan, musevi, müslüman, budist vs. milyonlarca insan aynı çatı altında oturuyor. Kuruluşundan beri bu farklı köken ve kültürleri bir arada barındırması sebebiyle olsa gerek bir şekilde huzur ve özgürlük içinde yaşamanın formülünü bulmuşlar burada yaşayan insanlar. Belki bizim Türkiye’de olduğu gibi bir milli beraberlik ve birlik ruhu bizde olduğu anlamda yok burada, çünkü dinamikler öyle gerektirmiyor ve ihtiyaçları yok herşeyden önce. Ama duruma göre, konuya göre, belli kitleler halinde ya da bölgesel olarak burada da bir araya gelip belli bir konuda birlik ruhunu gösteriyorlar insanlar. Arada sırada iş ilanlarına bakıyorum, çalışma hayatıyla ilgili bir yazı hemen bundan sonra yazmayı planlıyorum, orada daha detaylı bilgiler vereceğim. İş ilanlarında çok sık gördüğüm bir pozisyon “Diversity and Inclusion Manager ya da Director” pozisyonu, yani, “çeşitlilik ve kapsama (dahil etme) yöneticisi” gibi bir anlama geliyor. Toplumun doğal yapısı yüzlerce farklı ülkeden ve kültürden gelen insanlardan oluştuğu için mesleki pozisyonlar da bu ihtiyaca göre şekillenmiş anlayacağınız!

Sağlıkla ve özgür kalmanız dileğiyle…

Pınar Aydemir Başaran

Kaliforniya Günlükleri 12

Mutlu Son - Türkiye YollarındayımSabreden derviş meselesi gerçekleşti, bu hafta yeşil kart (green card) mülakatım vardı. Başvurudan tam 11 ay sonra ve toplamda burada 15 aylık bir zaman geçirdikten sonra yapıldı mülakat. Tek tesellim 15 ayın üstüne mülakat 15 dakika...

Kaliforniya Günlükleri 11

Çalışma HayatıBurada pek çok kişi küçük büyük iş demeden çalışıyor. Türkiye veya diğer yabancı ülkelerden sonradan gelenler için, (burada doğmuş büyümüş yabancılar hariç) kendini konumlandırmak, mesleğini yapmak hiç de kolay değil. Eşim diş hekimi, ancak burada...

Kaliforniya Günlükleri 10

"İyi ki Varlar" Dediklerim ve İnsanın Bağlantı Kurma İhtiyacıÖzellikle ilk geldiğimde yaşadığım yabancılık duygusu ve bir türlü susturamadığım binbir farklı düşünceyle dolu zihnim ve duygularımla düşüncelerimin şahidi olan ruh halim şimdilerde daha sadeleşti ve...

Kaliforniya Günlükleri 8

Kaliforniya Günlükleri 8

Kaliforniya Günlükleri 8

Cadılar Bayramı – Yılbaşı – Paskalya vs. Tüketim Çılgınlığı

Hani ilk günlüklerden birisinde, sakin ve mesafeli yaşamdan ötürü burada ruh yok demiştim ya, işte yılın belli zamanlarında bu ruh ortaya çıkıyor. Özellikle sonbahar aylarında başlayan uzun bir süreç içerisinde arka arkaya önce Ekim sonundaki “Cadılar Bayramı” (Halloweeen) sonra Kasım sonundaki “Şükran Günü” (Thanksgiving Day) ve sonra da “Yılbaşı” (Christmas) olmak üzere yılın son üç ayı neredeyse festival havasında geçiyor. Tüm mağazalarda o dönem ne kutlanıyorsa ona göre binbir çeşit süsleme, dekorasyon, çılgın indirimler, alışverişler ve tabi ki özellikle çocuklar için bolca eğlence var. Gerçekten böyle dönemler insanın içindeki çocuğu ortaya çıkartıyor. Şımarmak ve güzel birşeyler almak için tam en güzel zamanlar bunlar.

Bir yandan da bunun dışında kalan zamanlar için de geçerli olmak üzere aslında yılın her sezonunda alışveriş etmenizi teşvik etmek için sürekli indirimler, bir alana bir bedava kampanyaları, belli miktarı aşan alışverişlere belli miktarda indirimler, sanki bizim ülkemizdeki son yıllardaki kampanyaları hatırladıkça buradan ithal etmişler gibi geliyor bana. Ancak burada güzel olan birşey varsa, aldığınız ürünün aynısını başka bir yerde daha ucuza bulursanız ilk aldığınız yere bunu söylediğinizde/gösterdiğinizde “fiyat denkliği” (price match) yapıyor yani size daha hesaplı olan fiyatı uyguluyor aksi takdirde zaten her zaman aldıgınız ürünü iade edip gidip daha hesaplısını alma imkanınız var, bunu bildikleri için baştan inidirmli ücretten satışı kabul ediyorlar. Bu sebeple de birşey almadan önce mutlaka birkaç yere bakmak gerekiyor, böylece kendinizi korumuş oluyorsunuz, şayet ilk gördüğünüz anda beğendiğiniz birşeyi satın alırsanız genellikle pişman oluyorsunuz çünkü neredeyse her zaman aynı ürünün daha hesaplısını buluyorsunuz, tecrübeyle sabitJ neyse ki bir süre sonra bu düzene alıştığınız için alışveriş etmenin de kurallarını öğreniyorsunuz.

Bence en kötüsü insanı sürekli meşgul tutacak ve serseme çevirebilecek bir alışverişe teşvik politikaları var. Her hafta posta ile şehirdeki belli başlı tüm mağaza ve marketlerin indirimli ürünlerinin yer aldığı birkaç sayfalık broşürler geliyor. Sırf bunların kağıda basılmış olmaları bile büyük ısraf bana göre ama ne yazık ki tüketimi körüklemek için sanırım bunların masrafı veya çevreye verdiği zarar pek de umurlarında değilL Bu kötü, güzel olan ise bu düzeni sürdürebilmek için sanırım tüketici her zaman haklı ve korunuyor, aldığınız herhangi bir şeyi üzerinde etiketi olduğu sürece genellikle 30 ya da 60 gün içerisinde iade edip paranızı geri alabiliyorsunuz, herhangi bir sebep göstermek zorunda değilsiniz, kasada nezaketen soruyorlar “bir sorun mu vardı bu üründe” diye, ne isterseniz öyle cevap verebilirsiniz, mesela “artık ihtiyacım kalmadı”, “aynısından evde varmış zaten” veya “sadece artık istemiyorum”. Yani çok ala bir durum anlayacağınız, tabi ki bu durumu kötüye kullanan sayısı bu anlayışa zarar vermeyecek kadar az muhtemelen, darısı bizim ülkedeki alışveriş kültürünün başına.

Pınar Aydemir Başaran

Kaliforniya Günlükleri 12

Mutlu Son - Türkiye YollarındayımSabreden derviş meselesi gerçekleşti, bu hafta yeşil kart (green card) mülakatım vardı. Başvurudan tam 11 ay sonra ve toplamda burada 15 aylık bir zaman geçirdikten sonra yapıldı mülakat. Tek tesellim 15 ayın üstüne mülakat 15 dakika...

Kaliforniya Günlükleri 11

Çalışma HayatıBurada pek çok kişi küçük büyük iş demeden çalışıyor. Türkiye veya diğer yabancı ülkelerden sonradan gelenler için, (burada doğmuş büyümüş yabancılar hariç) kendini konumlandırmak, mesleğini yapmak hiç de kolay değil. Eşim diş hekimi, ancak burada...

Kaliforniya Günlükleri 10

"İyi ki Varlar" Dediklerim ve İnsanın Bağlantı Kurma İhtiyacıÖzellikle ilk geldiğimde yaşadığım yabancılık duygusu ve bir türlü susturamadığım binbir farklı düşünceyle dolu zihnim ve duygularımla düşüncelerimin şahidi olan ruh halim şimdilerde daha sadeleşti ve...